Ünlü estetik cerrah Op. Dr. Arif Eroğlu, uzun yaşamın sırrını açıkladı!
‘İnsanlar alkol ve sigara kullanmalarına rağmen 100 yaşını görenlere özenmeyi tercih ederler ve bu işin en kolayıdır’ diyen Op. Dr. Arif Eroğlu, ‘Genetik yatkınlık yadsınamaz bir gerçek ama her şeyi belirleyen ne yazık ki sadece genler değil. Çoğu durumda çevresel faktörlerin daha etkili olduğunu görüyoruz.’ dedi.
Op. Dr. Arif Eroğlu, kendine bakan, spor yapan, kaliteli uyku uyuyan, önemli gıda takviyeleri alan, hayata olumlu bakan kişilerin yüksek oranda sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdüğünün altını çiziyor. Op. Dr. Arif Eroğlu, sağlıklı yaşamın bir tercih ve kararlılık olduğunu da vurguluyor…
Op. Dr. Arif Eroğlu, ‘Aile hayatınız, iş hayatınız ve çevrenizdeki arkadaşlarınızla ilişkileriniz güzel olmadığı sürece uzun yaşama şansınız çok sınırlı. Hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin, kendinize hedefler belirleyin ve onları gerçekleştirmek için uğraşın.
Hayatı sevin ve şükredin…’ diyerek eşi ve kızlarıyla olan ilişkisinden yola çıkarak ekibinin, meslektaşlarının, hastalarının, komşularının, temasta olduğu herkesin evrene bir enerji verdiğini ve olumlu bakış açısıyla bu enerjiyi kitlesel olarak yaymanın mümkün olacağını belirtiyor.
İnanç ve insan ilişkilerinin güçlü tutulmasının önemini belirterek ‘Hayata nasıl bakarsak hayat bize onu verir. Negatifi görmek çok kolaydır, önemli olan olumsuzluklar içinde bile gülümseyecek ve gülümsetecek bir sebep bulabilmektir.’ diyen Op. Dr. Arif Eroğlu, sadece davranışların değil düşüncelerin de kontrol edilmesini ve olumlamalar yapmanın bir alışkanlık haline getirilmesini öneriyor.
Sağlıklı yaşamın ilk adımı olarak kalori miktarının azaltılmasını öneren ve günlük ortalama kalori tüketimini yüzde 25 azaltan kişilerin çok daha sağlıklı olduklarını; kalp hastalıkları, diyabet ve kansere yakalanma risklerinin belirgin olarak düştüğünün bilimsel olarak kanıtlandığını belirten Op. Dr. Arif Eroğlu, ‘Obez bir kişinin ne yazık ki uzun ve sağlıklı yaşaması mümkün değil.’ diye uyarıyor.
Op. Dr. Arif Eroğlu’na göre yaşam süresinin ve kalitesinin sırrı en çok tüketilen gıdalarda saklı. Kendisinin en sevdiği 6 gıdayı yumurta, zeytinyağı, sarımsak, balık, limon ve taze zencefil olarak sıralayan Op. Dr. Arif Eroğlu; bol su içiyor, balık ve deniz ürünü tüketiyor, GDO’suz ve katkı maddesiz besinleri tercih ediyor.
Sofraya salatasız oturmadığını söyleyen Op. Dr. Arif Eroğlu, hibrit tohumlardan ve glikoz şurubundan şiddetle kaçınıyor. Uzun raf ömrü olan gıdalardan bilinçli olarak uzak duruyor.
Ekmek tüketiminin sınırlı tutulması gerektiğini ve buğdayın menşeine dikkat edilmesinin önemini vurgulayan Op. Dr. Arif Eroğlu, cüce buğday ürünlerini kesinlikle tüketmiyor. Op. Dr. Arif Eroğlu, sebze, meyve ve özellikle de soyadan vazgeçmiyor.
İnek sütünü yıllardır içmediğini, inek sütünden yapılmış peynir ve yoğurt tüketmediğinin altını çizen Op. Dr. Arif Eroğlu, ineklerin sıklıkla daha anne karnında antibiyotiğe maruz kaldığını belirtiyor ve ‘Hayvansal süt ürünleri kanı asidik yapar ve böylelikle kemiklerden kalsiyum çözülmesine sebep olur; süt ürünleri kemikleri desteklemez aksine kemik erimesine sebep olur.
Bu sebeple belli yaştan sonra tüketilmemelidir. Doğayı taklit etmek her zaman en doğrusudur. Yetişkin olup da süt tüketen bir hayvan modeli yoktur.’ görüşünü destekliyor.
D ve C vitaminlerini ekstra takviye olarak yüksek doz öneren Op. Dr. Arif Eroğlu, zencefil, zerdeçal, siyah zeytin, ev yapımı turşu, üzüm çekirdeği ekstresi, propolis, ruşeym, keçiboynuzu özütü gibi doğal destekleyicilerin bağışıklık sistemini güçlendirmede çok önemli olduğunu belirtiyor.
B12 vitamini için haftada 1 paça çorbası içmenin çok yararlı bir alışkanlık olduğunun vurgusunu yapan Op. Dr. Arif Eroğlu, paça çorbasının doğal bir kolajen takviyesi olduğunu ve cildi gençleştirdiğini de belirtiyor.
Op. Dr. Arif Eroğlu, karaciğerin ve bağırsakların temiz tutulmasının sağlıklı bir yaşam sürdürmekte önemli yeri olduğunu söylüyor. ‘Lifli gıda tüketimi azlık bağırsaklarda toksin birikimine neden olduğundan sabah kahvaltıda yulaf kepeği tüketilmesi bağırsakları süpürür ve metabolizmayı temizler.’ diyor.
Bağırsakların beynimizdeki fonksiyonları bile kontrol ettiğini ifade eden Op. Dr. Arif Eroğlu, gereksiz ilaç kullanımının barsak florasını bozduğu ve bağırsak epiteline zarar verdiği için kanser başta olmak üzere otoimmun hastalıklara (vücudun kendi kendine antikor üreterek adeta metabolizmanın kendi ile kavga etmesi gibi), idiyopatik hastalıklara (nedeni bilinmeyen, açıklanamayan), alerjik hastalıklara ve ruh sağlığı bozukluklarına zemin hazırladığının altını çiziyor.
Op. Dr. Arif Eroğlu, probiyotik beslenmenin önemini vurgularken kemikleşmiş alışkanlıklarımız üzerinde duruyor ve doğru hareketlerin alışkanlığa dönüşümü için tembellik yapmadan zorla dahi olsa üst üste doğru davranışı tekrarlamanın gerektiğini söylüyor; ‘Ev yapımı elma sirkesini birkaç damla suya damlatarak güne başlayın, birçok hastalık için korunmuş olacaksınız.’ önerisinde bulunuyor.
‘Düzenli egzersiz kemiklerinizi ve kalbinizi güçlendirir.’ Op. Dr. Arif Eroğlu, sporun yalnızca bedeni değil, ruh sağlığını da olumlu etkilediği görüşünde. Endorfin, seratonin, adrenalin gibi vücudu hem zinde tutan hem de mutluluk veren hormonların salınımıyla daha olumlu ve enerjik bir karaktere dönüşüm sağlanabileceğini ifade eden Op. Dr. Arif Eroğlu, fiziksel faaliyetlerin hücresel mitokondri sayısını da arttırdığını söylüyor.
Mitokondriler hücrelerde enerji üreten organellerdir. Bazal metabolizması 1200 cal olan birinin bazal metabolizması 2500 cal’e çıktığında ‘Su içsem yarıyor!’ durumu ortadan kalkıyor ve kilo verme hızı süratle artıyor.
‘Spor yaparken yakılan kaloriden çok daha önemli olan düzenli sporun yarattığı mitokondri sayısındaki artıştır!’ diyen Op. Dr. Arif Eroğlu, haftada 2 kez 1 saat spor yapmanın önemine değinerek, kalori yakımdan maksimal sonucu almak için vücudun şaşırtılması gerektiğinin, bunu sağlamak içinse farklı saatlerde ve farklı tipte egzersizlerin yapılarak ters kas gruplarının, agonist ve antagonist, doğru ve sıralı bir biçimde uyarılmasının vücuda katkısını vurguladı. ‘
Tüm araştırmalar uzun yaşamın en büyük sırrının fiziksel aktivitede saklı olduğunu gösteriyor.’ diyerek egzersiz yapmaya devam eden kişilerin yapmayanlara oranla zihin kapasitelerinin geliştiğini, hafızalarının keskinleştiğini belirten Op. Dr. Arif Eroğlu, tüm bunların da Alzheimer gibi hastalıkların uzak tutulması anlamına geldiğinin altını çiziyor.
Op. Dr. Arif Eroğlu, sıra dışı bir durum olmadığı sürece en geç 22:30’da yatıp, sabah 6:30’da uyandığını belirterek ‘Uykunun büyüme hormonunun üretimini artırdığı bilimsel olarak kanıtlandı. Düzenli olarak 7 saat ve üzeri uyku uyumayan kişilerin uzun yaşam şansı ne yazık ki düşük. Vücuda kendini onarma ve hücrelerini yenileyebilmesi için zaman vermek lazım.’ diyerek melatonin hormonunun yeterli seviyede sağlanması için saat 23:00 den önce uyunması ve yatağa yatmadan 15 dakika önce ışıkları söndürülmesi önerisinde bulunuyor.
Op. Dr. Arif Eroğlu, insanlara duş sonrası nemlendirici yerine ciltlerine zeytinyağı sürmelerini tavsiye ediyor. Op. Dr. Arif Eroğlu’na göre bu, cildi beslemekle kalmıyor, aynı zaman da koruyucu bir katman işlevi görerek kırışıklıkların oluşumunu önlüyor.
Gerçek yosun kullanılarak haftada bir tüm vücuda peeling yapılmasının da hücre yenilenmesini ve cilt kalitesini arttırdığını savunuyor. Odaları özel olarak nemlendirmek gerektiğini ve ultrasonik ayrışımla soğuk buhar teknolojisinin solunumu kolaylaştırarak uykuyu derinleştirdiğini iddia eden Op. Dr. Arif Eroğlu, ekstra nemin cilt sağlığına olumlu etkileri olduğunun gözlemlediğini belirtiyor.
Odalarda esansiyel yağ difüzörü kullanmanın yararlarına değinen Op. Dr. Arif Eroğlu, esansiyel yağların bakteri, mantar ve virüsler başta olmak üzere enfeksiyon hastalıklarını önlediğini ve koruyucu hekimlikte üzerinde durulması gereken doğal bir koruyucu yöntem olduğunu belirtiyor. Limon kabuğu, okaliptus, lavanta, nane, sedir ağacı ve mersin yaprağı ise Op. Dr. Arif Eroğlu’nun en favori yağlarından.
Op. Dr. Arif Eroğlu, bulmaca çözmek, puzzle yapmak, satranç ya da briç oynamak gibi zihin egzersizlerin çok önemli olduğunu söylerken; zihnini canlı tutmanın yanı sıra kişisel gelişimini arttırmak amacıyla düzenli kitap okunmasını yararlı buluyor ve herkese tavsiye ediyor.